Vajinismus Gaziantep

Telefon: +90 (216) 550 94 95 Telefon: +90 (342) 231 93 73
E-Posta: info@vajinismusgaziantep.com

Cinsel yaklaşım nasıl olmalı?

Cinsel yaklaşım nasıl olmalı?

İlk Gece Sendromu

İlk gece sıkıntılı olur genelde. Gün boyunca koşturan, eğlenen, yorulan bu çiftlerden ilişki beklenir. Anadolu’nun bir çok yerinde yengeler evde nöbet tutarlar. Bir yanda, gencin gönlünde yatan cinsel düş: 'İşte her zaman arzuladığım, hayal ettiğim her şey şimdi gerçekleşecek!' Öte yanda, içten içe süregelen bütün o eski yasaklar, düğünün stresi, yorgunluğu… Bunlar arasında uyum sağlamak eşlerin ikisine birden düşen, göz korkutucu, çetin ama gene de son derece zevkli bir görevdir. İkisi de birbirlerine: 'Zararı yok, sevgilim! Bu yeni, değişik yaşantıya alışabilmemiz biraz zaman alacak' diyebilmelidirler. İşte bu curcuna içinde cinselliği yaşamaya yeltenirlerse erkek ilk gece sendromu yaşayabiliyor. Ereksiyon problemi  yada erken boşalma sorunu ortaya çıkabiliyor. 10-15 yıldan beri bu sorunları yaşayan her hangi bir uzmana gitmeye utanan çiftlerle çalışıyoruz.

Cinsellikte Uyum Sağlama Süreci

Evlilikte fiziksel, psikolojik, cinsel uyum bir günde sağlanmaz. Bütün bunlar yıllar alabilir. Çünkü iki yabancı beden bir araya geliyor. O ruhsal, duygusal bütünlüğü yakalamak zamana bağlıdır. Evliliğin ilk gün ile sonraki gün ve gecelerinde birbiriniz için yapabileceğiniz somut şeylerden biri uyum ve güven sürecine ihtiyacınız olduğunu birbirinize söylemenizdir. Bu görüşü sık sık, tekrar tekrar birbirinize hatırlatın. Bizde cinsellik öylesine büyük bir tabudur ki eşler kendi aralarında bile bunu konuşamazlar. Cinselliği genellikle erkek ister. Kadının cinselliği istemesi ayıp, hafif meşreplik olarak algılanıyor bizim ülkemizde. Siz bir günde çok iyi bir şoför olamazsınız. Bir günde mükemmel bisiklet süremezsiniz. Bütün bunlar zaman alır. Birbirinize bu zamanı verin. Birbirinizi sık boğaz etmeyin.

Cinsellikle ilgili duygularınızı açıkça ifade edin

Bu basit gibi gelebilir size. Oysa çok zordur. Yeni evli bir genç kadın, bu konuda şöyle diyor. “İnsanların duygularını açıkça tartışması dünyanın en güç şeyi... Eşimle ben üç aydır evliyiz ve birbirimizi her zamankinden daha çok seviyoruz. Ama bu üç ayın sürekli bir mutluluk içinde geçtiğini ileri süremem. Çok acı saatler de yaşadık. Sorun çıkmaması imkansız. Sık sık sorunlarımızın üstünü örtmeye çalıştığımızı görüyoruz. O zaman açık konuşmanın en doğru yol olduğunu birbirimize ve de kendi kendimize hatırlatıyoruz. Böylesi içli dışlı bir ilişkinin çerçevesinde bile, kişinin kendi duygularını açıkça ortaya vurup tartışması dünyanın en güç şeyi. Gene de eşimle ben bunu yapıyoruz. Bu sayede de evliliğimizin temelini sağlam attığımız inancındayız. Bunun başka türlü olabileceğini aklımız almıyor.” Tatsız, olumsuz ya da çetrefil duyguları, kendimiz de bilincinde olmadan örtbas etmeye çalışabiliriz. Ne var ki bunların derhal değilse bile eninde sonunda mutlak su yüzüne çıkacakları kesindir. Baskı altında tutuldukça büyür, dal budak sararlar, sonra da en ummadığımız zamanda yüzeye çıkarak bizim durultmaya çalıştığımız suları büsbütün bulandırırlar. Sorunları başlangıçta, daha küçükken açığa çıkarıp çözümlemeniz gerekir. Kırgınlıklarınız, düş kırıklıklarınız, kaygı, kuşku ve korkularınız konusunda yapacağını açık yürekli, dürüst konuşmalar sıcağı sıcağına yapıldığı zaman yarar sağlar. Sonradan patlak verdiği zaman çoğunlukla ilişkilere zarar verirler. Unutmayın, evlilikte mutlu bir ilişki sürdürmek yalnızca kahkahaları, şarkı ve dansları paylaşmak değildir. Gözyaşlarıyla hıçkırıkları paylaşmak da ilişkiyi pekiştirme yönünden aynı oranda önemlidir.

Eşinizle Empati Kurun

Eşinizin duygularını anlamaya çalışın. Çünkü bir insanın istediği en önemli şey anlaşılmaktır. Kendinizi eşinizin yerine koyabilirseniz, olaylara onun açısından bakabilirseniz, ona çok daha yardımcı olabilirsiniz. Onun duygularını anlamaya çalışın. Yalnızca söyledikleri ile değil, sesinin tonu, yüzündeki ifade ve vücudundaki gerilimleriyle onu yorumlamayı öğrenin. Sesinin tonu kötü geliyorsa, yüzü asık, kaşları çatık ise, moralsiz gözüküyorsa onu anlamaya çalışın. Sanki seni üzgün görüyorum canım, benimle paylaşır mısın?” diyebilirsiniz.

Sevgi ve Şefkatinizi Bolca Gösterin

Yeni doğduğunuz zaman, yaşamın başlangıcında büyük ölçüde sevgi ve şefkate ihtiyacınız vardır. Evliliğinizin başlangıcında da aynı şeylere ihtiyacınız vardır. Bir evliliğin temeli ne kadar sağlam atılırsa o kadar mutlu ve huzurlu olursunuz. Her evlilik emek ister. Her evlilik saygı ve sevgi ister. Küçük bir çocuk gibi şefkat ister. Bir ev yada araba sahibi olmak için yıllarca çalışıyorsunuz. 50-60 yıl sürebilecek mutlu bir evlilik için emek ettiğinizi değmez mi?

İsteklerinizi açıkça söyleyin

Açık, net, art niyetsiz olmak her zaman kazandırır. Duygularınızı açıkça belirtin. Bu konuda dürüst davranın. İnsan yeni evliyken isteklerini açıkça ileri sürmekten çekinir. Eşinize karşı açgözlü, görgüsüz, aptal görünme korkusuyla kendinizi sınırlayabilirsiniz. Kendi isteğinizin eşinizin isteklerine ters düşeceğini varsayarak kendinizi frenleme gereğini duyarsınız. Böyle düşünen eşler gerçek arzularını birbirlerinden saklamış olurlar. Bu durum iki taraf için de haksızlık olur. Size neyin zevk vereceğini eşiniz elbet sizden öğrenecektir. Bu bilgiyi eşinize vermemekle biriniz vermek sevincinden, öbürünüz de almak sevincinden yoksun bırakılıyorsunuz. Yani ikiniz de kaybediyorsunuz. İlk aylar, yıllar tanıma sürecidir. Haz bölgelerinizi eşinize söylemelisiniz.

Tags: kekemelik, panik atak, depresyon, vajinismus,  depresyon gaziantep, gaziantep panik atak, gaziantep vajinismus, gaziantep kekemelik, gaziantep psikolog, aile terapisi, cinsel terapi, sınav kaygısı, erken boşalma